Sevdalı Bulut (Masal)
Başımı, ninemin dizine koyardım… Ninem, çocukların gözüne uykuyu, yıldızlı bir gece gibi dolduran masalları bilirdi. Masallar birbirine benzerdi…
Az gidip, uz gidip, dere tepe düz gidip, arkaya bakılınca bir arpa boyu yol gidildiğini görmek yok mu, işte bunu benim küçük kafam almazdı.
Derviş geldi, servinin altına oturdu, başladı neyini üflemeye. Ney’in deliklerinden ağaçlar, yollar, dağlar, bahçeler çıktı. Gide gide bir çölün ortasına vardı. Çölde dağlar, ağaçlar yükseldi. Yollar uzadı. Buraya Ney Ülkesi dendi. Derviş soluklandı, yine başladı üflemeye. Ney’den kara karga gibi bir adam çıktı. Adı Kara Seyfî idi. Derviş’in parasını çaldı. Derviş bir taş vurdu buna, uçtu gitti ta Ney Ülkesi’nin bir dağında duran kır bir atın, gümüş eyerinin üstüne. Kara Seyfİ, bütün Ney Ülkesi’nin sahibi oldu…